Sosyal hayatta edindiğimiz roller ve cinsel kimliğimize atfedilen sorumluluklar, nesneler, imgeler ve performanslar yaşam pratiğimizi belirlediği gibi düşünsel ve üretimsel sürecimizi de şekillendirir. Üretim sürecindeki sanatçı kimliği diğer kimliklerimizle yer yer paralellik gösterirken bir yandan da çelişkilere- çatışmalara sebebiyet verir. Kadın olarak; iç mekanda temizlemek, toparlamak , düzenlemek, hijyeni sağlamak bize atfedilmiş eylemlerdir. Sanatçı bir kadın olarak bu eylemin sanatta nasıl karşılığını bulacağı sorusu, beni aynı zamanda sanat tarinde ki eserlerde ekleme ve düzenleme kavramlarına götürdü. Resim tarihinde önemli yeri olan ışık-renk temaları ve bunları elde ederken yapılan renk eklemeyi tersine çevirerek resimlerimi; boyamak yerine domestik bir aksiyon gibi atfedilen “silme” eylemini, boya yerine yine temizlemede ve hijyen sağlamada kullanılan ağartıcıyla(çamaşır suyu) renk silerek oluşturdum. Geçmişe referans veren “pamuklu kadife” kumaş üzerine çalıştığım resimler, üretim sürecinde domestik aksiyonlar içermesine karşın silme eylemini resim fırçalarıyla yapmam, “sanatçı kadın” kimliğimin sanata göndermesidir. Işığın siliciliğini referas alarak, iç mekana sızan “ davetsiz misafir “ olan ışığı resimlerde büyük oranda silinen olarak belirledim.Özellikle sergimde yer vereceğim desenlerde ve video çalışmalarımda silinen ve silen olarak ışığın etkileri görülecektir. Resimlerde biçimsel dil olarak Barok etkileri görülürken aynı zamanda empresyonist ressamların kimliği belli olmayan kadın resimleri ve kendi otoportreleri kadraj belirlemelerimde oldukça etkili olmuştur. Sergide, kendi geçmişime ait portrelerim ve kadın olarak imgelerim ve ayrıca “ev-mahrem” tabularından oluşan tutsaklık görülecektir.